6 Şubat 2011 Pazar

!F 2011 17 Şubat'ta başlıyor. Biletler myBilet'te satışta.

Sevgili okur,

Aşağıda bahsettiğim "The Kids are Allright" Türkçe'ye "İki Kadın Bir Erkek" olarak çevrilmiş ve !F İstanbul 2011'de sizin için çok uygun bir saatte İstinye Park'te GALA'sı yapılacakmış. Gitmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Hem de eğer bu GALA İstanbul Film Festivali'ndeki GALA'lara benziyorsa film öncesi fuayede içki ikramları, bedava popcorn ve sponsorun düzenlediği etkinliklerle şenleniyor. Buyrun linkten inceleyin: http://2011.ifistanbul.com/tr/Movie/the-kids-are-all-right-

Birlikte bir filme de gidelim, mesela 25 Şubat Cuma 22.00'de (gelebilir misiniz?) Griff The Invisible: http://2011.ifistanbul.com/tr/Movie/griff-the-invisible, veya 24 Şubat Perşembe 22.00'de Blur'le ilgili bir belgesel: http://2011.ifistanbul.com/tr/Movie/blurno-distance-left-to-run-, veya Grönland'dan bir dram: http://2011.ifistanbul.com/tr/Movie/nuummioq 26 Şubat Cumartesi 22.00'de İstinye Park'ta.

Benim seçimimi soracak olursanız sizinle İstinye Park'ta görmek istiyeceğim film, festivalin son günü 26 Şubat'taki 22.00 seansında gösterilecek olan "Y-eni Kuşak" bölümünden bir Japon filmi, İtiraflar: http://2011.ifistanbul.com/tr/Movie/kokuhaku.

Web sitesini de çok güzel yapmışlar film seçerken kolaylıkla fragmanları seyredebilirsin.


Elimizi çabuk tutalım, biletler tükenmeden karar verelim sevgili okur.
Bu arada bugun sizinle gezinmek çok güzeldi,
Öperüm

19 Kasım 2010 Cuma

Bayram için özel bir liste - Updated

Hmm. Madem bazılarını izlediniz bu filmlerin, yedek öneriler yaparak listeyi güncelliyorum ben de.

Kocayla zevkle izlenebilecek, hayal kırıklığına uğratmayacak bir filmler listesinin bayram için elinizin altında bulunmasında fayda olduğunu düşündüm sevgili okur. Bazılarının torrent linklerini de koyuyorum kolaylık olsun diye. İzleyince yorumları paylaşabiliriz, hatta Pazar birlikte de izleyebiliriz bir iki tanesini. (Bu arada yorum yazabiliyorsun, ben de okuyabiliyorum check ettiğim kadarıyla - ama uzun zamandır yorum yazmamışsın o ayrı)
İyi tatillerrr.........
1. Kick Ass: Çok hevesliyim bu filmi izlemek için can atıyorum. The Savages: Biraz eski - yani 2007 yapımı, Philip Seymour Hoffman ve Laura Linney başrolde. Film festivalinde galası yapıldığından beri görmek istiyodum. Yüksek IMDB notu da cabası.
2. The Kids are All Right: uzun zamandır bekliyodum bu filmin DVD'ye çıkmasını ve sonunda bu hafta piyasaya çıktı. Bi de I love Mark Ruffalo, I love Mark Ruffalo, I love........
3. Harry Brown (2009): Michael Caine'li bir aksiyon, yüksek IMDB notuna güveniyorum (http://www.torrentz.com/399df931466374c9447b8081d990463b2460c9a0)
4. Bayram (özellikle İstanbul'da kalıyorsan) kaçırdığın Woody Allen filmlerini izleyip "catch up on my Woody Allen" yapmak için ne güzel bir zaman. Cassandra's Dream i kaçırmışım mesela güzel olabilir. Siz de bir Woody Allen IMDB sayfasına göz atın derim, adam senede bir film çekiyo, aradan atladıkların olabiliyor böyle.

Peki Cassandra's Dream'i izlemişsiniz, ama düşündüğünüz gibi bütün Woody Allen filmlerini izlediniz mi gerçekten sevgili okur? Bayram bunu düşünmek için de iyi bir zaman. Mesela bir Manhattan? Bir Sweet and Lowdown? Bir Mighty Aphrodite? Bir Hollywood Ending? Mesela bir Curse of the Jade Scorpion?

Pazar görüşürüz. Öpüyorum

6 Ağustos 2010 Cuma

I love comic book adaptations

Sana Hereke Adapazarı'ndan sesleniyorum sevgili okur. Günlerden Cumartesi, saat sabah 9.30 ve ben 1 saattir ayaktayım. Sıcak olduğu için erken kalkmadım, doğanın içinde olmanın böyle faydaları da oluyor. Bu yazıyı bitirdikten sonra köye gidip yumurta alacağım. Marko çok mutlu.

Burada fazla yapacak bişey olmadığını söylemiştim, dün fırsattan istifade 2 tane film izledim, belki de burayı o yüzden de seviyorumdur, (not to rub it in or anything) bol bol film izleyebiliyorsun.

The Losers, Jeffrey Dean Morgan'ın (Grey's Anatomy'de Denny'i oynamış- bence çoook yakışıklı bu adam!) başrolünde olduğu bir çizgi roman uyarlaması.
Hiçbişey beklemeyerek izlediğim için olabilir, çok beğendim. Ya da adam çok yakışıklı olduğu için. Benim gibi plot'u çok sorgulamadan izlersen film daha da güzelleşiyor! Karakterler karizma, kız çok güzel, aksiyon, komedi, izleyin.

Bi de The Good Guy diye bi film izledim. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Gilmore Girls'ü sevdiğim için bu filmi seçmiştim (Rory), başları ok olsa da sonu tam bi hayal kırıklığıydı. Neeexxt!

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Yeni tasarım siten ve The September Issue


Sitenin yeni tasarımı hayırlı olsun Leslu. Begendiysen asagida isaretleyerek sesini duyur, kendini belli et arkadasim.

The September Issue seyredilebilir. Amazon'un best of 2010 so far... listesinde yer alıyor. Vogue dergisinin arka planında olup bitenleri anlatıyor. Belgesel tarzında, yanda gördüğün Vogue Eylul 2008 sayısının çıkmasına 5 ay kala başlıyor, başrolde Meryl Streep'in The Devil Wears Prada'da canlandırdığı Anna Wintour var. Buzdan kadının kalbi var mı? Vogue'da başka kimsenin sözü geçmiyor mu? Vs. Merak edenler seyredebilir, enteresante.

Baska filmler de izledim ama usendim biraz yazmaya, yaz geldi ya!

Belki sonra kısa bi liste ve not şeklinde girerim.

Öperim

Çok

2 Haziran 2010 Çarşamba

Görülesi iki yeni film


Sinemalara gelmesi için can attığım iki yeni filmden haberdar oldum sevgili okur. Birincisi Tribeca Film Festivali'nde gösterilen bağımsız bir sci-fi romantik komedi. Adı da TiMER. 14 yaşına bastığında dilersen koluna taktırdığın bir sayaçla ruh ikizinle tanışmana ne kadar kaldığını geri sayabildiğin bir dünyada geçiyor. Gençlik yıllarımızın bir kısmını eşimizi arayarak veya onunla tanışacağımız günü bekleyerek veya tanıştığımız kişinin eşimiz olup olmadığını anlamaya çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, böyle what if?'li bir komedinin sağlayacağı gerçekçi perspektife ne kadar ihtiyacımız olduğu anlaşılır.
Bu merak 1.
Merak 2 de Grease filmi tekrar sinemalara geliyormuş. Yalnız bu sefer Sing a Long şeklinde. The original high school musical diye lanse ediyorlar. Sinemada seyirciler hep birlikte şarkıları söylüyor anladığım, summer lovin.. happened so fasssst.... Enteresan bir deneyim!

1 Haziran 2010 Salı

Festival Günlüğü

Hello Mello sevgili okur, 1 ay rötarla Festival'de izlediğim filmlerden önerdiklerimi kısa kısa birkaç cümle ile anlatacağım:

1. Greenberg: Festival'in popüler filmlerinden bir tanesiydi. Ben Stiller bir dramada başrolde çok başarılı. Dokunaklı bir orta yaş bunalım filmi.

2. Ben ve Orson Welles / Me and Orson Welles: Tiyatroyu sınırlarda anlatan, izleyiciyi diken üstünde tutan, hareketli ve heyecanlı bi film. 1930'larda New York'ta geçiyor. (Herkesin elinde sigara /püro anlayacağın). Richard Linklater çekmiş, açılış sahnesindeki diyaloglar Before Sunrise'ı acayip andırıyor.

3. Başka Dilde Aşk: Festivalde yarışma dışı gösterilen bir Türk filmi. Okan Bayülgen çok metetti diye gittim, beğendim. Ama yeni bir Türk filmi, yani senaryoya sığdırılmaya çalışılmış bir avuç alakasız konu bazen boğabiliyor. Ama karakterler çok sevimli, iki sevgili dünyaya karşı, sen de onlara içten içe tezahürat ediyosun film boyunca.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Festivale gidemeyenlerin ayağına festival gelir

Sevgili okurlar bugün Beyoğlu'nda bayram havası esiyor çünkü 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali başladı. Programda yeni eski 300 civarı film bulunuyor. Yeni bebekleri olanlar için festivalde bir film seyretmek adına Beyoğlu'na gelmek hayal olsa bile, kişisel blogcunuz izlediği filmlerden size öneriler yapacak. Size de torrentlerini bilgisayarınıza indirip evde izlemek kalacak.

Erken davranıp önceden bilet alamadım, o yüzden filmlerin çoğunu son dakika şansıma dayanarak görebileceğim. Hadi hayırlısı, festival başlasıııınnn!!!